21 Mart 2016 Pazartesi

Beyin ile kalp arasındaki ince çizgi 'AŞK'


Artık şu günlerde pek çok kişi aşk üzerine konuşuyor, aşkın hastalık olup olmadığı tartışılıyor. 


Bu konuda öncelikle aşk, sevgi gibi duygu durumlarının ve cinsel isteğin birçok merkez ve hormonal faaliyet tarafından, beynimizin kontrolünde geliştiğini bilmek gerekiyor.

Aşk; insana haz ve enerji veren, ulaşamadığımızda da derin üzüntü içinde bırakan bir duygu olarak tüm hayatımızı etkiliyor. Bilincinde olduğumuz hormonlar kadar, hiç farkına varmadığımız bilinçaltı etkenler de aşık olmamızda etkili oluyor.

REEM Nöropsikiyatri Merkezi'nden Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, kimi zaman hastalık derecesine gelerek insanları etkileyen aşk ve beyin arasındaki ilişki hakkındaki görüşlerini paylaşıyor.

"Aşk, derin bir melankoliye dönüşerek kişiyi hasta edebiliyor"
Aşk mutluluğu yaşayan veya aşk acısı çeken binlerce insan üzerinde yapılan araştırmalar; mutluluktan havalara uçma ya da ölümüne keder yaşama tablosuna işaret ederek, aşkın beyin üzerindeki etkisine dikkat çeker. Bazı araştırmacılar, beyinde depresyonla büyük ilişkisi olan serotonin hormonunun aşk acısı ve duygusu üzerinde de etkili olduğunu iddia etmektedir. Bu görüşlere göre, serotonin hormonunun az salgılanması aşk acısını körükler, daha dayanılmaz hale getirir. Dolayısıyla aşık olan bir kişi yemeden içmeden kesilebilir, uyku düzeni bozulabilir ve hatta psikolojik bozukluklar yaşayabilir. Çünkü aşk bir saplantıdır, melankoli halidir.

Aşk, depresyona eğilimli kişilerde daha baskın yaşanıyor
Depresyonlu ya da depresyona eğilimli kişilerde aşk duyguları daha yoğun yaşanır. Bu yüzden aşık olanlarda, serotonin hormununun düzeyi, normal insanlara göre yüzde 40 daha düşüktür. Bu durum aşık olanların depresyona çok yatkın olduklarını göstermektedir. Aşktan dolayı üzüntü yaşayanlara antidepresan ilaçlar verilebilir ya da beyinde serotonin salgısını arttıran Manyetik Stimülasyon (TMS) da tedavide kullanılabilir.

Aşık olunduğunda, beyindeki Amigdala'nın düzeni bozuluyor
Prefrontal Korteks; psikolojimizi kontrol eden, sol alın bölgesinin hemen arkasında yer alan, bilardo topu büyüklüğünde bir alandır. Depresif hastalarda, bu bölgenin çalışması bozulur. Bu bölgede, kafatasına yapılan güçlü manyetik uyarımlar ile kontrolden çıkan bölgenin dengesi yeniden sağlanır. Aşk hali, Prefrontal Korteks'in dengesini bozabilir. Beynin içinde badem büyüklüğünde olan ve biri sağ diğeri sol beyin yarımküresinde olan Amigdala korkuyu kontrol eder. Aşk esnasında çekinceye ve korkuya neden olan Amigdala'nın devreden çıkması kişinin her zamankinden daha fazla risk almasına neden olur.

Aşkın takıntıya dönüşmemesi için, kişinin kendine zaman ayırması gerekiyor
Aşk nedeniyle günlük yaşamı bozulan kişiler, bağımlılık merkezlerinde terapi görebilir. Genellikle aşırı yoğun ya da tekrarlanan aşk acılarının ardından geçmişe dair korkular çıkar. Kişinin korkularını keşfetmek, o anı ve geleceği sağlıklı yaşaması için bir zorunluluk haline gelmiş olabilir. Bunun dışında aşk acısı çekenlere yapılan terapinin en önemli kısmını, kişiye kendisi ile ilgilenme görevinin verilmesi oluşturur.

Kişinin takıntılı bir şekilde başka birini düşünmesinin önüne geçebilmek amacıyla dikkati dağıtılır ve bireyin hayatın merkezine tekrar kendini oturtması sağlanmaya çalışılır. Serotonin eksikliğinin daha çok üzüntüye yol açtığı da bilindiğinden; kişinin yeni hobiler edinmesi, kendisine gün içinde vakit ayırması, spora yapması önerilir. Sağlık durumuna uygun olarak seçilen spor aktivitelerinin serotinini arttırdığı bilinmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder